Mikrobiyom ve Erkek Kısırlığı Arasında İlişki Var Mıdır ?
Yapılan son çalışmaların sonuçları bize bağırsak mikrobiyomu ile kısırlık arasındaki yakın ilişkiye işaret ediyor. Çalışma kapsamında kısırlığı olanlarla sağlıklı kişilerin bağırsak mikrobiyomları karşılaştırıldığında arada farklar olduğu ortaya konuldu.
Bağırsakta yer alan bakteriler kronik iltihaplanmada etkili olduğu için hem kadın hem de erkek üreme organlarının sağlığı ile yakından ilişkilidir. Üreme sistemi ve bağırsak, birbirine yakın iki organ olduğu için, mikrobiyom sağlığının doğurganlık üzerindeki etkisi şaşırtıcı değildir!
Yayınlanan kısırlık ve mikrobiyom çalışmasında, doğurgan ve kısır kadın grupları arasındaki bağırsak mikrobiyom profilindeki farklılıklarının düzenlenmesinde mikrobiyoma dayalı tedavilerin, kısırlığa sahip kadınlarda bozulmuş bağırsak florasını ve gebelik ihtimalini iyileştirmeye yardımcı olduğunu gösterdi.
Bağırsak mikrobiyomunda iyi bakterilerin fazla olması durumunda hormonlar sağlıklı işleyişini sürdürür. Vücut salınan hormonun gerektiği kadarını kullanır; ihtiyaç duyulmayan hormonlar ise karaciğerde kullanılamaz hale geldikten sonra bağırsaklardan dışarı atılır. Ancak bağırsaklardaki zararlı bakteriler fazlalaşırsa süreçte bozulmalar meydana gelir.
Dışarı atılması gereken hormon kötü bakteriler tarafından yeniden aktif hale getirilir ve vücutta baskınlık yaratmaya başlar. Bu durum da hormonal dengesizliğe yol açar. Hormonal denge bozulduğunda vücutta zararlı olan oksidatif stres tetiklenir ve kısırlık da dahil olmak üzere ciddi sağlık problemleri oluşabilir.
Kısırlık erkeklerde, son 40 yılda iki misli yaygınlaştı. Her yıl kısırlık %1.4 oranında artış göstermektedir. Üreme çağındaki kadınlarda ise bu oran yaklaşık %11 seviyesindedir. Doğurganlıktaki düşüş ilk olarak Sanayi Devrimi ile görüldü ve günümüze kadar devam etti.
Bu da doğurganlık ile beslenmenin arasında yakın bir ilişkili olduğunun da göstergesidir. Sanayi Devrimi’nden bugüne beslenme alışkanlıklarımız kökten değişime uğradı. Fast food gıdalar, kızartmalar, doymuş yağ asitleri, kalitesi her geçen gün düşen etler şu anki beslenme modelini oluşturuyor.
Gıdalara eklenen katkı malzemeleri, yapay tatlandırıcı ve koruyucular da sağlık açısından risk yaratıyor. Kötü beslenme, sindirim sağlığı başta olmak üzere tüm vücut açısından ciddi sorunlar meydana getiriyor. Bu durum bağırsak mikrobiyom çeşitliliğinin azalmasına ve kaçınılmaz olarak doğurganlığın olumsuz etkilenmesine de yol açtı. Tüm bu bilgiler sorunun temel kaynağının bağırsaklar olduğu fikrini güçlendirmektedir.